Tıptaki gelişmeler sayesinde akciğerlerde milimetrik düzeydeki nodüller artık çok erken evrede tespit edilebiliyor. Ancak Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan, nodülün varlığından çok takip sürecinin önemli olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Özkan Demirhan, “Birçok hasta tomografide nodül tespit
edildiğinde paniğe kapılıyor. Oysa her nodül kanser değildir, ama düzenli
izlenmezse erken tanı şansı kaybolur.” dedi. Demirhan ayrıca sigara kullanımı,
ileri yaş, kimyasal maruziyetler ve nodülün görüntüdeki özelliklerinin riski
belirleyen en önemli faktörler arasında olduğuna dikkat çekti.
Her Nodül Kanser Anlamına Gelmez
Tıptaki hızlı teknolojik gelişmeler, vücuttaki patolojik
oluşumların artık çok daha erken tespit edilmesini sağlıyor. Göğüs Cerrahisi
Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan, akciğer grafisi veya bilgisayarlı tomografide
saptanan 3 cm ve altındaki lezyonların akciğer nodülü olarak tanımlandığını
belirterek, bu bulgunun her zaman kansere işaret etmediğini söyleyerek,
“Akciğer nodülü tespit edilen her hasta kanser değildir. Ancak her nodülün
dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Yaş, sigara öyküsü, çevresel faktörler
ve mesleki maruziyetin riski belirlemede kilit rol oynamaktadır. 60 yaş
üzerindeki bireylerde nodüllerin yarısından fazlası kötü huylu çıkarken, 40
yaşın altındaki bireylerde bu oran yalnızca yüzde 3’tür.” dedi.
Sigara, Akciğer Nodülünde En
Önemli Risk Faktörü
Sigara içiminin akciğer kanseri riskini belirgin biçimde
artırdığını hatırlatan Prof. Dr. Özkan Demirhan: “Yoğun sigara içenlerde yaşam
boyu akciğer kanseri riski yüzde 30’lara ulaşabiliyor. Buna karşın hiç sigara
içmeyenlerde bu oran yüzde 1’in altındadır. Sigarayı bırakmak, sadece akciğer
nodülü riskini değil, kötü huylu dönüşüm olasılığını da azaltır.” Şeklinde
konuştu.
Tomografide Nodülün Yapısı ve
Boyutu Yol Gösterir
Bilgisayarlı tomografide nodüllerin solid (katı) ya da subsolid
(yarı katı, buzlu cam dansitesinde) olabileceğini belirten Prof. Dr. Demirhan,
bu farkın kanser riskiyle doğrudan ilişkili olduğunu söyledi. Demirhan, “Solid
nodüller daha sık görülse de, subsolid nodüller kanser açısından daha
risklidir. 5 mm altındaki nodüllerde kanser olasılığı yüzde 1’in altındayken,
20 mm üzerindekilerde bu oran yüzde 50’nin üzerine çıkar.” İfadelerini
kullandı.
Düzenli Takip Hayat Kurtarır
Prof. Dr. Demirhan, akciğer nodüllerinde düzenli görüntüleme
takibinin tedavi kadar önemli olduğunu vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti.
“Nodülün büyüme hızını ve karakter değişimini izlemek, kanser
riski açısından en güvenilir göstergedir. Solid nodüller genellikle 2 yıl,
subsolid nodüller ise 3 yıl boyunca büyüme göstermiyorsa iyi huylu kabul
edilir. Bu nedenle doktor kontrolünde yapılan belirli aralıklarla BT takibi,
gereksiz cerrahilerin önüne geçerken, erken tanı şansını da artırır.
Fleischner Derneği’nin belirlediği uluslararası protokollere göre,
küçük nodüller daha seyrek, büyük nodüller ise daha kısa aralıklarla
tomografiyle izlenir. Takipte büyüme veya şekil değişikliği saptanırsa PET-CT
veya biyopsi önerilir.”
PET-CT ne zaman yapılmalı?
PET-CT’nin 8 mm ve üzerindeki nodüllerde yüksek doğrulukla
değerlendirme sunduğunu belirten Demirhan: “SUV değeri 2,5’in üzerinde olan
nodüller malignite açısından dikkatle incelenmelidir. Ancak PET, enfeksiyon
veya inflamatuar durumlarda da yanlış pozitif sonuç verebilir. Bu nedenle PET
bulgularının klinik tabloyla birlikte yorumlanması gerekir.” dedi.
Tanıda Gelişmiş Biyopsi Teknikleri
“Bronkoskopi, bronkoskopik ultrason (EBUS) ve navigasyonlu
bronkoskopi gibi yeni tekniklerle nodül ve lenf nodları artık çok daha hassas
değerlendirilebiliyor,” diyen Prof. Dr. Demirhan, akciğerin dış kısımlarındaki
lezyonlarda BT eşliğinde transtorasik iğne biyopsisi ile yüzde 90’a varan
doğruluk elde edilebildiğini ifade etti.
Cerrahide Yeni Dönem: Robotik
Teknoloji
Cerrahi müdahalenin yalnızca belirli risk grubundaki hastalarda
gerekli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirhan, günümüzde bu işlemlerin minimal
invaziv yöntemlerle çok daha güvenli biçimde gerçekleştirildiğini söyledi:
“Robot destekli torasik cerrahi (RATS) ve video destekli torakoskopik cerrahi
(VATS) yöntemleri sayesinde hastalar daha küçük kesilerle, daha az ağrı ve daha
hızlı iyileşme süreciyle tedavi edilebiliyor.”