Bizim
inancımızda ümitsizliğe yer yok. Ancak bazen işin içinden çıkamadığımız çok
büyük sorun ve sıkıntılar yaşadığımız, bizi karamsarlığa sürükleyen durumlarda
olabiliyor. Bu durumlarda yaratanımızın 99 ismine sığınıyoruz. Yaratan bu
isimlerin anlamlarının tecelli etmesi için bizlere çok farklı yetenekler
vermiş. Birimizde olan yetenek bir diğerimizde yok, diğerimizde olan ise bizde…
Birimizin çözemediği bir sorunu diğerimiz hızlıca çözebiliyor. Böylece birimizi
bir diğeri için ümit kapısı haline getirmiş. Bu sayede en zor anlarımızda bile
bu yetenekler aracılığıyla içinde bulunduğumuz çıkmazdan kurtulabiliyoruz. Bu
da yaratıcımızın bize sunduğu, bir arada birlikte yaşamayı mecbur kılan toplumsal
bir sistem halini alıyor.
Sağlık
alanında, “Şafii” isminin tecellisi de hekim ve yardımcı sağlık çalışanları
aracılığıyla oluyor. Hekim ve yardımcı sağlık çalışanlarının başarılı
olabilmesi için onları yetiştiren akademisyenlere ve işlerini kolaylaştıran
yetenekli yöneticilere ihtiyaç var. Sağlık çalışanlarına halk olarak da bu
gözle bakmamız gerek. Tabi sağlık çalışanlarımızın da sağlığını kaybetmiş bir
canlının her şeyi kaybetmeye hazır bir ruh halinde olabileceğini akılda
bulundurmasında yarar var. Hem hizmet sunucu, hem de hizmet alıcıların
davranışlarını bu gerçeğe göre şekillendirmesinde büyük fayda görüyorum.
1992
yılı Ekim ayının son günleri idi. Sağlıkta henüz hiçbir sivil toplum örgütü yok
iken biz SADER (Sağlık Araç ve Gereçleri
Üretici ve Temsilcileri Derneği)’ in temellerini atıyorduk. O günden bu güne
bahsettiğimiz sorunlar hiç değişmedi. 15 günde para tahsil edildiğin de de
şikayet ediyormuşuz, 30 günde de, 24
ayda da, 36 ayda da… Hep aynı feryatları
yapmışız hepsi kayıtlı. Ancak çözüm hiç olmamış, oldurulmamış…
Son
zamanlarda ülkemizin içinden geçtiği bu zorlu süreçlerde, sağlık yöneticilerini
ve hekimleri harekete geçiren pek çok toplantı ve sempozyum yapılmaya başlandı.
Sağlık ve
Sosyal Hizmet Dernekleri Federasyonu SADEFE’nin 11-12
Ekim tarihlerinde gerçekleştirdiği “Sağlık Sanayimizin Geleceği Çalıştayı” ve
ardından 16-17 Ekim’de Özel Hastaneler Platformu OHSAD’ın düzenlediği “Sağlık Zirvesi” sağlık sektörünün içinde
bulunduğu handikaptan çıkması için başarılı toplantılardı. Bu ve benzeri
çalışmaların sağlık sektörünü daha parlak bir geleceğe taşıyacağına inanıyorum.
Sağlık
Bakanımızın iletişime açık olması, Türkiye’yi batı doğu demeden şehir şehir
gezerek sorunları yerinde incelemesi ve çözüm odaklı çalışmaları ise ayrı bir
umut kaynağı. Bu çalışmaların sonuçlarını yakında görmeyi ümit ediyorum.
Ayrıca, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü ve Gelir İdaresi Başkanı
Bekir Bayrakdar’a, sağlık sektöründeki ekonomik koşulları iyileştirme
konusundaki anlayışı ve desteği için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Gelecekte,
eğitim ve araştırma hastanelerimizde Ar-Ge merkezlerinin kurulacağı, benimde
projem olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin mobil medikal araçlar
aracılığıyla hizmet sunacağı sistemin hayata geçeceğini ümit ediyorum. Eğitim araştırma hastanelerinde klinik
eczacılık, klinik mühendislik ve AR-GE
birimlerinin olduğu merkezler hayal ediyorum. Firmaların AR-GE Merkezlerinde
çalışanlarla, klinik destek elemanlarının, saha satış elemanlarının uzman
hekimlerle ve klinik mühendislerle iş birliği içinde çalıştığı bir sağlık
sistemine ulaşmayı ümit ediyorum.
Sağlık
dolu günler dilerim…