Türk Hematoloji Derneği (THD) tarafından Antalya’da düzenlenen 51. Ulusal Hematoloji Kongresi'nde yapılan basın toplantısında Kronik Miyeloid Lösemi (KML) hasta-hekim anket sonuçlarından ilaca erişim sorunlarına kadar birçok kritik konu masaya yatırıldı. Ayrıca kongrede çocukluk çağı hematolojik hastalıklarında erişkinliğe geçiş için ulusal rehber hazırlama kararı alındığı duyuruldu.
THD Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem
Ar, kongrenin son gününde yapılan basın toplantısında yaptığı konuşmada,
“Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102., Derneğimizin kuruluşunun 58. yılında
Antalya’da gerçekleştirdiğimiz 51. Ulusal Hematoloji Kongresi’ni başarıyla
tamamladık” diyerek, şöyle devam etti:
"Hematoloji bilim alanında
yapılagelen en önemli organizasyon olan Ulusal Hematoloji Kongresi, 'Akan Hücre
Ölçer Kursu' ve 'Hematopatoloji Kursu: Olgularla Kemik İliği Değerlendirmesi'
olmak üzere 2 ayrı eğitim programı ile başladı. Devamında 'Tromboz: Zor Olgular
Kursu', 'Genetik Okuryazarlık Kursu' ve 'Olgularla Viskoelastik Testlerin
Kullanımı Kursu' ile sona ermiştir,"
Kongre kapsamında toplam 50 bilimsel oturum (15'i sözlü sunu,
6'sı tartışmalı poster oturumu) ve 13
uydu sempozyumu yapıldığını belirten Prof. Dr. Ar , "Kongremize
gönderilen 400’e yakın bildiriden hakemlerin değerlendirmesi sonrası 274
bildiri kabul edilmiştir. Bu bildirilerden 8’i Başkanın Seçtikleri oturumunda
olmak üzere toplam 90’ı Sözlü Sunum, 40 tanesi ise Tartışmalı Poster
oturumlarında sunulmuştur," diye konuştu.
Kml
Hasta/Hekim Anket Sonuçları Paylaşıldı
Kronik Miyeloid Lösemi (KML)
hasta/hekim anketi sonuçlarını da paylaşan Prof. Dr. Ar, şunları söyledi:
"Kronik Miyeloid Lösemi
(KML), uzun süreli takip ve tedavi gerektiren, hastaların yaşam kalitesini
doğrudan etkileyen önemli bir hematolojik hastalıktır. Türk Hematoloji Derneği
ve Novartis Türkiye iş birliğiyle,
ülkemizde ilk kez, KML hastalarının ve onları tedavi eden hekimlerin, tanı ve
tedavi sürecine dair beklenti ve öncelikleri karşılaştırmalı olarak
değerlendirilmiş ve yayın haline getirilmiştir.
Çalışmaya 129 hematolog ve 120 KML hastası katılmıştır. Bulgular,
hasta-hekim iletişiminin güçlendirilmesinin, tedaviye uyumun artırılmasında ve
hastaların yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde kritik rol oynadığını
göstermektedir."
Prof. Dr. Ar, anketin öne çıkan
bulgularını ise şöyle aktardı:
- Tedaviye başlarken, hastalar en çok
hastalığın gidişatı, günlük yaşamlarına etkisi ve tedavi süreci hakkında
bilgi almak istiyor.
- Hekimler ise tedavinin güvenliği ve
hastaların düzenli takibinin önemi üzerinde duruyor.
- Hastalar tedaviyi uyumsuzluğunun en sık
sebebinin 'ilacı almayı unutmak' olarak belirtmişlerdir.
- Güçlü bir hasta-hekim iletişiminin
hastalığın kontrol altında tutulmasında önemli bir etki olduğunu
göstermektedir.
- Özellikle tedavi değişikliği gibi hassas
dönemlerde, hastaların kaygılarının giderilmesi ve sürece aktif
katılımlarının sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Ar, "Türk Hematoloji Derneği
olarak, bilimsel gelişmeleri yakından takip etmeye ve hastalarımızın yaşam
kalitesini artıracak yenilikçi yaklaşımları desteklemeye kararlıyız,"
diyerek sözlerini tamamladı.
Çocukluk Çağı
Hematolojik Hastalıklarında Erişkinliğe Geçiş Planlaması Önemli
THD İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule
Ünal Cangül, "Çocukluk çağında tanı alan kalıtsal kan hastalıklarından
talasemi, orak hücre anemisi, hemofili, diğer pıhtılaşma sorunları ve birçok
kazanılmış kan hastalıklarında, tedavi ve destek bakımındaki gelişmeler
sayesinde artık erişkin yaşlara ulaşan daha fazla hastamız var," diye
belirterek, bu durumun yeni bir zorunluluk ortaya çıkardığını şu sözlerle
vurguladı:
"Bu genç bireylerin çocuk
hematolojisi kliniklerinden, erişkin hematoloji kliniklerine geçişlerinin
yapılandırılması ülkemiz için önem taşımaktadır. Geçiş bir gecede yapılabilecek
bir işlem değildir ve zamana yayılarak hastanın bu geçiş sırasında bilgilerinin
ve öyküsünün aynen devri, psikososyal olarak bu sürece hazırlanması, erişkin kliniğin
hastayla tanışması, hastanın artık erişkin olarak hastalığının sorumluluğunu
üstlenmesi gibi bileşenleri olan bir süreçtir. Bu nedenle, ülke çapında
standartları belirlenmiş, çok disiplinli ve hasta merkezli 'Geçiş
Programları'nın geliştirilmesi kaçınılmazdır."
Bu sorunun çözümü için önemli bir
adım atıldığını bildiren Cangül, "Kongrede yapılan bir oturumda Türk
Hematoloji Derneği ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği bir başlangıç kararı
alarak, belirli hastalık gruplarından başlamak üzere, geçiş politikalarının
ülkemiz ihtiyaç ve koşullarına göre geçiş rehberleri hazırlamak, her iki dernek
arasında çalışma grupları kurarak, işbirliği gerçekleştirmek, sağlık
otoritelerimize bu raporları sunmak kararları alındı," dedi.
Demir
Eksikliği Anemisi Halk Sağlığı Sorunudur
Demir eksikliği anemisinin önemine
de değinen Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, şunları kaydetti:
"Demir eksikliği hem sık
görülmesi hem de demirin öğrenme, dikkat, çocuklarda gelişim basamakları gibi
nörolojik ve ayrıca bağışıklık fonksiyonları üzerine etkileri olması nedeniyle
son derece önemlidir. Demir eksikliği, Türkiye’de ve dünyada bir halk sağlığı
sorunudur. DSÖ verilerine göre dünya nüfusunun %24.8’inde anemi vardır.
Ülkemizde doğurganlık çağındaki kadınlar arasında %30’un üzerine cıkan oranlarda
demir eksikliği görülmektedir."
Prof. Dr. Cangül, demir
eksikliğinin belirtilerine de dikkat çekerek, "Demir eksikliğinin klinik
belirtileri arasında yorgunluk, solukluk, çabuk yorulma, ve çarpıntı
sayılabilir. Çocuklarda, gelişim geriliği ve bilişsel fonksiyonlarda gerileme
de önemli belirtiler arasındadır ," diye belirtti. Erken tanı, uygun
tedavi ve etkili toplum sağlığı programları ile demir eksikliği sıklığının
azaltılmasının mümkün olduğunu sözlerine ekledi.
Hematoloji Uzmanı Sayısı Yeterli Mi?
THD Genel Sekreteri Prof. Dr.
Özgür Mehtap, hematolojideki uzman hekim sayısının yetersizliğine vurgu yaptı.
"Hematoloji, hem dünyada hem
de Türkiye’de modern tıbbın en kritik alanlarından biridir. Ancak bütün bu
ilerlemeye rağmen en büyük sorunumuz yetişmiş uzman sayısı olduğunu
görmekteyiz," diye konuşan Prof. Dr. Mehtap, sayısal verileri paylaştı:
"Şu anda Türk Hematoloji
Derneği’ne kayıtlı 252 pediatrik
hematolog ve 618 erişkin
hematolog bulunuyor. Türkiye’nin 31 Aralık 2024 itibarıyla 85 milyon 664
bin 944 nüfusa sahip olduğunu düşündüğümüzde bu sayı oldukça düşük
kalmaktadır."
Mehtap, düşük oranın sahada
yarattığı sorunları şöyle dile getirdi: "Bu düşük oran, sahada verilen
hizmette zaman zaman aksamalara, hekime ulaşmada gecikmelere ve özellikle kompleks
hastalığı olan bazı hastalar için ciddi zorlanmalara yol açabilmektedir."
Genç hekimlerin branşı tercih
etmeme nedenlerini sıralayan Prof. Dr. Mehtap, "Hematoloji, genç
hekimlerin kolayca 'seçtiği' bir alan değil. Bunun birkaç temel nedeni var.
Birincisi, hematoloji son derece zor ve yüksek sorumluluk gerektiren bir branş.
İkincisi, bu kadar ağır bir iş yükünün altına giren uzman sayısı hâlâ yeterli
değil," dedi.
Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Sınavı
(YDUS) verilerine dikkat çeken Mehtap, "2025 YDUS sürecinde, pediatrik
hematoloji için açılan 63 kadronun 42’si, erişkin hematoloji için açılan 75
kadronun 38’i boş kalmıştır. Kısacası, hematoloji alanında açılan kadrolar her
geçen yıl artsa da, bu kontenjanların önemli bir bölümü hâlâ tercih edilmemektedir,"
diye belirtti.
Son olarak Prof. Dr. Mehtap,
"Biz önümüzdeki dönemde, hem erişkin hematolojisinde hem pediatrik
hematolojide uzman sayısını artırmak, eğitim kalitesini korumak ve genç
meslektaşlarımızın bu alana girmesini teşvik etmek için çalışmaya devam
edeceğiz," dedi.
Akıllı
İlaçlar Ve Kişiselleştirilmiş Tedaviler Umutları Artırıyor
THD Araştırma Sekreteri Prof. Dr.
Selami Koçak Toprak ise hematolojik hastalıkların tedavisindeki yenilikleri ve
ilaca erişim sorunlarını değerlendirdi.
Prof. Dr. Toprak, hematolojik
kanser vakalarında ölüm oranlarının belirgin olarak azaldığını ve sağkalım
şansının arttığını belirterek, "Bunun en belirgin nedenlerinden bir
tanesi, klasik kemoterapötiklerin yan etkilerinin son yıllarda çok daha iyi
yönetilmesi. Ama çok daha önemli bir diğer husus ise, özellikle hedefe yönelik
tedaviler ve immünoterapiler olarak adlandırılabilen ve kamuoyunda 'akıllı
ilaç' ya da 'canlı ilaç' olarak bilinen tedavi seçeneklerinin
keşfedilmesidir," dedi.
Devrimsel bir gelişme olarak CAR T-hücre Tedavisine dikkat çekerek,
şunları söyledi: "Bu tedavi yöntemi; hastanın kendi bağışıklık hücreleri
olan T hücrelerinin, laboratuvar ortamında kanser hücrelerini tanıyacak şekilde
yeniden programlanıp hastaya geri verilmesi temeline dayanır. Özellikle dirençli
lenf kanserleri ve akut lösemi türlerinde başarılı sonuçlar elde
edilebilmektedir."
Prof. Dr. Toprak,
"Hematolojide akıllı ilaçlar ve hücresel tedaviler ile attığımız adımlar,
artık kan kanserlerini tedavi edilebilir, hatta kronik bir hastalık gibi yönetilebilir
kılma hedefimize bizi çok yaklaştırdı," diye konuştu.
Hematolojide
İlaca Erişim Sorunları
Prof. Dr. Toprak, bir diğer önemli
sorun olan ilaca erişim konusunda ise çarpıcı veriler paylaştı:
"Hematolojik hastalıkların
tedavisinde kullanılan ilaçlara erişim, hem hasta bakım kalitesi açısından, hem
de sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliği açısından kritik öneme
sahiptir."
Türkiye'nin yenilikçi ilaçlara
erişimdeki yerini uluslararası verilerle karşılaştıran Prof. Dr. Toprak,
"İncelenen 40’a yakın ülke arasında Türkiye yenilikçi ilaca erişimde %6
oranla sondan ikinci ülke olmuştur." dedi ve şu bilgileri ekledi:
"2024 yılı itibariyle, tüm
kanser ilaçlarına erişebilirlik oranı Almanya’da %96, İsviçre’de %65 ve tüm
Avrupa ortalaması da %52 iken, ülkemizde bu oran ancak %10’ların altında olarak saptanmıştır. Türkiye'de hematolojik
kanser hastalarının ilaçlara erişimindeki en önemli engeller, geri ödeme süreçleri ve tedarik zinciri aksaklıklarıdır.
Yüksek etkili, yeni nesil akıllı ilaçların ve immünoterapilerin bazıları, geri
ödeme sisteminin listesine ya hiç dahil olmamakta ya da çok kısıtlı
endikasyonlar ile alınmaktadır.